30 Eylül 2011 Cuma

QR kodları zararlı yazılım bulaştırmada kullanılıyor


Çoğu kullanıcı QR kodlarının ne olduğunu biliyordur: Çeşitli amaçlar için kullanılabilen yeni bir çeşit barkod - takip, bilet, ürünlerin etiketlenmesi vb.
Ayrıca kullanıcıların akıllı telefonları ile tarayıp anında cihazdaki browser'da açabilmelerini sağlayan URL'ler için de kullanılabiliyorlar. Araştırmacı Augusto Peryra bunun yakında siber suçlular tarafından kötüye kullanılacağı konusunda uyarmıştı.
Bir ay kadar sonra, Kaspersky Lab araştırmacısı Denis Maslennikov Android cihazlar için birtakım SMS trojanları konusunda uyardı. Bunlardan biri JimmRussia adındaki mobil ICQ istemcisi gibi görünen bir zararlı yazılım idi. Kurulduğunda, trojanlı uygulama bir premium numaraya çeşitli sms'ler gönderiyor ve kullanıcı her biri için 6$ ödemek zorunda kalıyor.
Çevrimiçi uygulama marketlerinde - özellikle resmi olmayanlarda - QR kodları kullanıcıların bilgisayarda gördükleri bağlantı adresini akıllı telefon browser'ına göndermelerine/yazmalarına gerek kalmaması için kullanılıyor.
olympos

Her Derde Deva Çorba

Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Temiz, vitamin ve mineraller yönünden zengin olan tarhananın şifa kaynağı olduğunu söyledi.


Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Temiz, yaptığı açıklamada, tarhananın içinde bulundurduğu çeşitli liflerden dolayı yüksek kolesterol, kalp krizi, kolon kanseri, obezite, yüksek tansiyon, hemoroid ve damar hastalıklarının azaltılmasında etkili olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Temiz, tarhanada bulunan proteinlerin vücut için gerekli olan bazı aminoasitleri bolca ve dengeli olarak içerdiğini belirterek, “Tarhana, vücudumuzun mikroplara karşı dirençli olması açısından önemli olan vitaminler ve mineraller yönünden zengindir. Tarhanada özellikle B vitaminleri bol miktarda
bulunur. Kepeği uzaklaştırılmamış undan yapılan tarhanalardaki B vitaminleri içeriği kepeksiz undan veya göceden (kabuğu soyulmuş ve kırılmış buğday) yapılan tarhanalara göre daha yüksektir. Kalsiyum, demir ve çinko ise tarhanada bol bulunan minerallerdir” dedi.

Gıdalarla alınan proteinlerin vücuda yararlı olabilmesi için ilk aşamada mide ve bağırsaklarda sindirilerek aminoasitlere kadar parçalanması gerektiğini kaydeden Temiz, “Aminoasitler bağırsaklardan kolayca emilir ve vücuda yarar sağlar. Sindirilemeyen proteinler ise dışkıyla dışarı atılır ve vücut bu proteinlerden yararlanamaz. Tarhananın bileşimine yoğurt ve bitkilerden kaynaklanarak dahil olan laktik asit bakterileri tarhanadaki proteinleri belli ölçülerde aminoasitlere parçalayarak tarhanayı sindirimi kolay gıda şekline dönüştürür. Böylece aminoasitler tarhana ile vücuda hazır olarak girerler ve bağırsaklardan kolayca emilerek vücuda yarar sağlar. Buna bağlı olarak tarhananın besleme değeri artmış olur” diye konuştu.

Proteinlerin sindiriminin özellikle bebekler ve yaşlılar için çok önemli olduğuna işaret eden Temiz, bebeklerde sindirim enzimlerinin yetersiz olduğunu, yaşlılarda ise sindirim enzimlerinin çalışmasının yavaşladığını, bu nedenle tarhananın bebekler ve yaşlılar için tüketimi özendirilecek, sindirimi kolay besleyici bir gıda olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Temiz, tarhananın buğday unu veya göce adı verilen kepeksiz buğday yarmasına yoğurt, maya, domates, biber ve soğan gibi çeşitli sebzelerle nane, dereotu ve çörtük gibi çeşitli aromalı otlar ve tuz eklenip yoğrularak elde edilen hamurun 1-5 gün süreyle fermantasyona bırakılması ve ardından kurutulmasıyla elde edilen sağlıklı, sindirimi kolay, beslenme değeri yüksek ve dayanıklı geleneksel bir fermente Türk gıdası olduğunu söyledi.

Tarhananın Türk kavimleri tarafından çok eski çağlarda üretilip tüketildiğinin tahmin edildiğini kaydeden Temiz, Orta Asya'dan göç eden Türklerle birlikte Anadolu'ya geldiğini ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de İran ve Irak gibi imparatorluğa yakın komşu doğu ülkelere ve Rumeli üzerinden Macaristan ve Yunanistan gibi batı ülkelerine yayıldığının kabul edildiğini belirtti.

Temiz, Türklerle ırk yakınlığı bulunan Macarların tarhanayı Macaristan'a ve Finlandiya'ya kadar taşıdıklarını belirterek, bugün Suriye, Filistin, Ürdün, Lübnan ve Mısır gibi Yakındoğu ülkelerinde “kishk”, İran ve Irak'ta “kushik” veya “kushuk”, Türkistan'da “göce”, Yunanistan'da “trahanas”, Macaristan'da “tahonya”, Finlandiya'da ise “talkhuna” ismiyle tarhanaya çok benzeyen gıdalar üretildiğini bildirdi.

Bileşimine katılan maddeler ve üretim tarzındaki değişiklikler nedeniyle tarhananın bölgelere göre çeşitlilik gösterdiğini kaydeden Temiz, genellikle İzmir, Manisa ve Burdur yöresinde yapılan un tarhanasının büyük bir kazanın dibine “tarhana otu” adı verilen aromalı otun yerleştirilmesiyle yapıldığını söyledi.
Ege Bölgesi'nin farklı yörelerinde üretilen un tarhanalarına tarhana otu yerine nane, un yerine irmik konulduğunu, un ve maya karışımına mercimek ve nohut da eklenebildiğini belirten Prof. Dr. Temiz, Tokat, Sinop, Edirne ve Tekirdağ gibi bazı illerde süt, un ve yumurta karıştırılarak “sütlü tarhana” yapıldığını ifade etti.
Temiz, Kahramanmaraş ve köylerine özgü firiğin (yarı kurumuş tarhana) özellikle çocuklar tarafından ceviz içiyle birlikte çiğ olarak tüketildiğini, tamamen kurutulmuş tarhananın ise kış boyunca çorbalık ve çerez olarak değerlendirildiğini söyledi.



haber365

Grip Aşısı Kalp Krizinden Koruyor


'Araştırmalar, grip ile kalp hastalıkları arasında önemli bir ilişki olduğunu gösteriyor' diyen kardiyologlara göre grip aşısı, kalp hastalarının kriz riskini ciddi oranda azaltıyor.
Kalp rahatsızlıkları, tüm dünyada hala yaşam kayıplarına neden olan hastalıklar arasında ilk sırada yer alıyor. Bu nedenle, hastalığın önüne geçmek için alınacak önlemler büyük önem taşıyor. 

Araştırmaların, grip ile kalp hastalıkları arasındaki ilişkiye dikkat çektiğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ayşegül Karahan Zor, grip aşısı yaptıran kalp hastalarının kalp krizi riskinde ciddi oranda azalma olduğunu söyledi. Dr. Zor, diyabet, kalp yetersizliği gibi kronik hastalığı olanlar ve 50 yaş üstü kişilerin her yıl mutlaka grip aşısı yaptırması gerektiğinin altını çizdi 

Dr. Zor, “Kalp rahatsızlığı olanlar, gribe yakalanma açısından daha fazla risk taşımıyor ancak, kalp yetersizliği olan hastalarda grip ataklarından sonra daha ciddi solunum yolları enfeksiyonlarının oluştuğunu ve vakalarının da arttığını biliyoruz” diye konuştu. 

“Damar sertliği süreci iltihabi bir durumdur. Damar sertliği başlangıcı olan hastaların damarlarında, bağışıklık sistem hücreleri plaklar içinde birikir” diyen Dr. Zor, şu bilgileri verdi: “Grip gibi sistemik hastalıklar ortaya çıktığında ise buradaki hücreler daha aktif hale gelir. Bu da içerisinde yoğun miktarda kolesterol bulunan plaklarda yırtılmalara yol açarak pıhtılaşmayı tetikler. Bu sonucu önlemek için grip aşısı yapılması faydalıdır. Grip aşısı bunlara karşı da bir koruma sağlar.” 

KALP KRİZİ YÜZDE 50 ORANINDA AZALIYOR

Bir yıl içerisinde erişkin bireylerin yüzde 10’u ya da yüzde 20’sinde grip hastalığı görülüyor. Koroner arter hastalığı olan bireylerde aşılanma oranının yüzde 30’lar seviyesinde olduğunu söyleyen Dr. Zor, herhangi bir kalp krizi veya planlanmış bir anjiyoplasti stent işlemi için hastaneye yatan hastalara aşı yapıldığında, özellikle grip mevsiminde bu hastalarda ölüm ya da yeniden kalp krizi geçirme oranının yüzde 50 azaldığını belirtti. 

Dr. Zor’un verdiği bilgiye göre, grip aşısının daha önce kalple ilgili bir sorun yaşamayanlarda, kalp krizini önlediğine dair herhangi bir veri yok. Grip aşısı olmak için önerilen aylar ekim ve kasım, ancak grip atağı yaşayanlar, sonbahar ve kış sezonu boyunca da grip aşısını yaptırabiliyor. 

Facebook Zaman Tüneli, hacker'lara yarayacak!

Facebook'un yeni Zaman Tüneli özelliği, hacker'lara bakın nasıl bir hazine sunacakmış!


Zaman tüneli, kişisel bilgi toplamak
 isteyen hacker'ların işini
çok kolaylaştıracak
Facebook'daki yeni Zaman Tüneli özelliği, bir araştırmacıya göre suçluların kişisel bilgileri elde ederek saldırılar düzenlemesini daha da kolaylaştıracak.

Facebook CEO'su Mark Zuckerberg'ün "Hayatınızın bir hikayesi" olarak tanımladığı Zaman Tüneli (Timeline), Sophosgüvenlik araştırmacısı Chet Wisniewski'ye göre kişiler hakkında bilgi toplamayı çok daha kolay hale getirecek. Wisniewski, birçok bilginin şimdi de Facebook'da mevcut olduğunu, ancak şu an bu kadar kolay bir şekilde erişilmediğini söylüyor. Facebook'un zaman çizginizdeki boşlukları doldurmaya da izin verdiğini söyleyen Wisniewski, iddia ediyone kadar çok bilgi verirseniz o kadar riskte olacağınızı r (Örneğin sitelerde sorulan güvenlik sorularına burada cevap bulunabilir).




Sorun sadece hacker'lar da değil...


Wisniewski, hacker dışında kişilerin de bu bilgilerden faydalanabileceğini söylüyor. "İş yerindeki rakibiniz veya sizi rahatsız etmek isteyen biri, buradan kolaylıkla bilgi toplayabilir."

Facebook gizlilik ayarları zaman tünelini kapsayacak olsa da, kimin ne göreceğini ayarlamaya izin verse de ve yüz kızartıcı bir geçmişi silmemize yardımcı olsa da Wisniewski, kullanıcıların bu kararlarıvermesi konusunda olumsuz bir düşünceye sahip. "Bizi isterseniz paranoyak olarak adlandırın ama tehlike, kullanıcıların yüzde 99'unun aklından bile geçmiyor."

chip

Bu lenslerle internete girebileceksiniz

ABD'de geliştirilen kontakt lensler, insanlığı biyonik göz hayaline bir adım daha yaklaştırdı.Geliştirilmekte olan yeni lenslerle internete girmek bile mümkün olacak.

Terminatör filminde Arnold Schwarzenegger'in canlandırdığı karakter, biyonik gözü sayesinde insanların farkedemediklerini de görebiliyordu.

Biyonanoteknoloji alanında çalışan bilimadamları, filme bir adım daha yaklaştı.

TRT Haber'de yer alan haberde, geliştirilmekte olan kontakt lenslere elektronik devreler, antenler ve iletişim devreleri ilave edildi. Böylece görüntüler yakınlaştırılacak, internete bağlanılabilecek, görüntüler hafızaya alınabilecek.

Lense eklenebilecek dedektörler sayesinde de tansiyon, kolestrol, sodyum ve potasyum ölçülebilecek.

Lensin içine çip olarak yerleştirilmiş elektronik devrenin elektriğini güneş enerjisi hücreleri sağlayacak ve telsiz frekansıyla bağlantı kuracak.

Yeni lenslerin şimdiye kadar 20 dakika süreyle bir tavşanda denendiği, bir sorun yaşanmadığı, 5-10 yıl içinde insanlar üzerinde denenecek hale getirilebileceği bildiriliyor.

Sahte Firefox 7 sitesine dikkat!

Firefox 7'yi hala indirmeyenler... Eğer indirecekseniz, bu "çakma" sizi de fena vurabilir...


Sitede bir zararlı bulunamamış olsa da
verilen bağlantılar şüpheli
Firefox 7'yi indirmeye sunan şüpheli bir web sitesi, arama sonuçlarında üste çıkarak güvenlik araştırmacılarının dikkatini çekti.

Naked Security Blog'da yer alan habere göre Firefox7.org adlı web sitesinin Mozilla ile herhangi bir bağlantısı bulunmuyor. Sophos uzmanı Graham Cluely, sitede zararlı bir şey bulamadığını söylüyor ve sitenin gerçek indirme sayfası yerine birtakım blogspot bağlantıları vermesisinin nedenini sorguluyor. Sitenin Google AdSense reklamları ile para kazanmaya çalıştığı göze çarpıyor.

Sitenin Çin'de Shenzhen'de yaşayan Xiaojuan Zhang adında biri tarafından kaydedildiği göze çarpıyor. Alexa'ya göre dünya çapında 594.065. sırada olan site, Çin'de çok daha yüksel olan 82.457. sırada bulunuyor. Cluely, geliştirme sürecini hızlandıran Mozilla'nın bu site hakkında tedbir almamış olmasını da şaşkınlıkla karşılıyor.



chip

28 Eylül 2011 Çarşamba

Meyve suyundaki gizli tehlike

Sabahları kahvaltıda meyve suyu içmek güne başlamak için sağlıklı bir yöntem gibi görülebilir


Ancak meyve suyu sanıldığı kadar da masum değil.

Bilim adamları meyve sularının çok fazla şeker içerdiği için bazı kanser türlerine yakalanma riskini artırdığını açıkladı. Avustralyalı araştırmacılar 2200 yetişkinin beslenme alışkanlıklarını inceledi. Ekip daha sonra iki yıl boyunca gönüllülerin hangi hastalıklara yakalandığını gözlemledi.

Araştırma sonucunda elma, Brüksel lahanası, karnıbahar, brokoli yiyenlerde belli tümörlerin gelişimi önlenirken meyve suyu içenlerin daha yüksek bir risk taşıdığı ortaya çıktı.

Amerikan Dietetik Derneği'nin dergisinde yayınlanan araştırmaya göre günde üç bardaktan daha fazla meyve suyu içenlerin bağırsak ve rektum kanserine yakalanma olasılığının içmeyenlere göre daha fazla olduğu belirlendi.

Sonuç olarak meyve suyu yüksek oranda şeker içerdiği için bazı tümörlerin oluşumunu tetiklediğine inanılıyor.

Araştırmayı yapan ekipten bilim adamları ayrıca meyvelerde bulunan ve bağırsak kanserini önlemeye yardımcı olan C vitamini, lif gibi antioksidan maddelerin meyve suyunda bulunmadığını belirtti.

GAZLI İÇECEKLERDEN DAHA İYİ
Hürriyet'te de yer alan habere göre, bu araştırmanın sonuçlarına rağmen bilim adamları insanların meyve suyundan kaçınmamaları gerektiğini söyledi. Yemeklerde ya da gün içerisinde gazlı içecekler tüketmektense meyve suyu tüketmenin daha faydalı olduğu belirtildi.

İngiliz araştırmacılar da kuru meyvelerin ve kuru eriğin de oldukça faydalı olduğunu ve meyve suyunda bulunandan çok daha az miktarda şeker içerdiğini söyledi.

İngiltere'de kanser araştırmaları yapan Nell Barrie, bu araştırma sonuçlarının önemli olduğunu ancak daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç duyduklarını belirterek farklı meyveler için, farklı kanser türlerinde daha değişik sonuçlar elde edilebileceğini söyledi. Barrie ayrıca; "Bildiğimiz kesin bir şey varsa kırmızı ve işlenmiş et bağırsak kanseri riskini yükseltirken yüksek miktarda lif içeren besinler bu riski önlüyor." dedi.



haberturk

Hipokrat bile ilaç olarak kullanmış!

Özellikle son yıllarda aranan bir meyve türü...

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Resul Gerçekçioğluüvez meyvesinin kanamayı durdurucu ve bağışıklık sistemini güçlendirici ilaç olarak kullanımının Hipokrat'a kadar uzandığını söyledi.

Prof. Dr. Resul Gerçekçioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sonbaharın gelmesi ile birlikte tezgahlardaki yerini alan üvez meyvesinin vücut direncini artırıcı özelliği olduğunu belirtti.

Üvez meyvesinin küre veya armut şeklinde olduğu, buruk bir lezzete sahip olduğunu anlatan Gerçekçioğlu, özellikle son yıllarda aranan bir meyve türü olduğuna işaret etti.

Üvez meyvesinin tıpta kullanımının Hipokrat'a kadar uzandığına işaret eden Prof. Dr. Gerçekçioğlu, şunları kaydetti:

''Üvezin kış hastalıklarına karşı vücut direncini artırıcı özelliği var. Kışın bol miktarda tüketmek lazım. Bu meyvenin kanamayı durdurucu ve bağışıklık sistemini güçlendirici ilaç olarak kullanımı Hipokrat'a kadar uzanır. Diğer yandan meyve ve özellikle yapraklarının şeker hastalığına iyi geldiği, kan şekerini düşürücü etkiye sahip olduğu laboratuvar testleriyle kanıtlanmıştır.''

Prof. Dr. Gerçekçioğlu, üvez üzerinde yapılan son araştırmalarda, içeriğinde kalp krizini önleyici ve vücut direncini arttırıcı ''tanen'' bulunduğunun belirlendiğini de kaydederek, şunları söyledi:

''Üvez meyvesi karaciğeri güçlendirir. C vitamini bulunan meyve antioksidandır ve bağırsak temizleyici özelliği de bulunmaktadır. Meyvede iltihap giderici, idrar söktürücü, kanamayı durduran ve lenf uyarıcı özelliklere sahip maddeler tespit edilmiştir.''

Meyveyle ilgili akademik çalışmalar gerçekleştirildiğini de belirten Prof. Dr. Gerçekçioğlu, ''Akademik olarak bir doktora çalışması başlamış ve bitmek üzere. Üretimin artırılması ile bu meyvenin çok kaliteli sanayi ürünü olacağını ve talebin çok olacağına inanıyorum'' dedi.

Muşmula gibi olgunlaştığı zaman yenilebilen ve tarım alanlarında alternatif ürün olarak yetiştirilmesinin yanında doğada doğal olarak yetişebilen üvez meyvesi tezgahlarda kilosu 3 liradan satışa sunuluyor.

AA

PDF'e bürünen Mac zararlısı!

Eğer bir Mac kullanıcısıysanız indirdiğiniz PDF dosyalarına dikkat edin; gerçek olmayabilirler!


Önde gelen güvenlik firmaları, kendini bir PDF belgesi gibi gösteren yeni bir Mac trojan'ına karşı uyarıda bulundu. Sophos ve F-Secure tarafından farkedilen zararlı, Windows saldırganlarının yoğun olarak başvurduğu bir tekniği kullanıyor.

F-Secure, zararlının .pdf.exe uzantısına sahip olduğunu (yani aslında bir uygulama olduğunu) ve PDF simgesiyle kullanıcıyı kandırmaya çalıştığını söylüyor. "Çift uzantı" tekniği ile bir uygulama dosyasının asıl uzantısını gizlemek, bir nevi mümkün olabiliyor. Mac zararlısı, iki aşamalı olarak çalışıyor. Trojan "dropper" öğesi, ikinci öğe olan "backdoor" öğesini yüklüyor. Ardından saldırgan tarafından yönetilen bir sunucuya bağlanıyor.

Zararlı, Mac OS X'deki bir açığı kullanmadığından, kullanıcıları dosyanın masum bir PDF belgesi olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Zararlı çalıştırıldığında, ikinci arka kapıyı yükleyerek Çince bir PDF dosyası açıyor. F-Secure, zararlının bu sayede dikkati gerçekleştirdiği diğer etkinliklerden başka yere çekmeye çalıştığını söylüyor.

Sophos ve F-Secure, zararlının şu an düzgün olarak çalışamadığını ve komut-ve-denetim sunucusuna bağlanamadığını (sunucu çalışmadığından) bildiriyor.



chip

26 Eylül 2011 Pazartesi

Kaspersky: Zararlı dosyaların oranı üçte bir arttı

Güvenlik devinin Ağustos ayı raporu, zararlılar ve spam e-postalar hakkında çarpıcı veriler sundu!


Kaspersky Lab Ağustos Spam e-posta Raporu'na göre, Ağustos ayı içindeki e-posta trafiğinin %5,9'unda zararlı dosyalar bulundu. Bu rakam Temmuz ile karşılaştırıldığında %1.2, son iki ay içinde ise üçte bir oranında artış gösterdi.

Eskiden, 'sizinle tanışmak isteyen kızlar' ve 'ünlülerin skandal fotoğrafları' başlıklı erotik fotoğraflar içeren e-postalar zararlı olarak kabul edilirdi. Ancak günümüzde ise siber suçlular, yolladıkları mesajları resmi bildiri veya iş yazışması kılığına büründürerek yolluyorlar.

Spam gönderenler şimdilerde UPS, FedEX, DHL gibi posta servisleri adına müşterilere çeşitli yanlış bilgiler göndererek ya paketi yollamayı başaramadıklarını ve alıcının ofisten teslim almaya gitmesi gerektiğini ya da alıcının adresinin yanlış doldurulmuş olduğuna dair spam e-postalar gönderiyorlar. Bu e-postalar ayrıca bir ZIP arşivi içeriyor ve paketin alınması için belli formların doldurulması gerektiğini iddia ediyor. Gerçekte ise bu gibi ekler çeşitli kötü amaçlı programlar içeriyor.

E-posta antivirüs tespitleri analizine göre ülkeler 
derecelendirildiğinde en yaygın kötü amaçlı e-postalar ile karşı karşıya kalanların başında ABD (10,1%), ardından Rusya (8.96%), Birleşik Krallık (7.36%), Almanya (5.45%) ve Hindistan (5,1%) geliyor.

Aynı zamanda, tüm e-posta trafiği içindeki kimlik ve şifre hırsızlığı (phishing) e-posta oranları ise Temmuz ayıyla karşılaştırıldığında hafif bir artış göstererek %0.03'te kaldı. Kimlik hırsızlarının en yoğunlaştıkları hedefler ise bir önceki ayla aynı kalarak yine PayPal, eBay, Habbo ve Facebook oldu.

Kaspersky Lab, spam e-postaların reklam gibi algılanmaması gerektiğini vurgulayarak onlara karşı savaşılması gerektiğini belirtti. Uzmanlar en masum görünen e- postanın bile zararlı bir yazı içeriyor olabileceğini ve siber suçluların, farkında olmadan yüklenmiş zararlı kodlardan veya reklamlardan para kazanmaya "hayır" demek gibi bir niyetlerinin hiçbir zaman olmayacağını ifade ediyor.



Spam e-posta gönderimlerinde yeni teknikler

Her ne kadar tüm spam e-postalar aynı fikre dayansa da, bu zararlı kodu yaymak için Ağustos ayı boyunca birkaç yeni hile daha ortaya çıktı. Öyle ki bir e-posta ne kadar gizemli olursa, ne kadar kısa yazılmış bir metin içerirse alıcının merakını bir o kadar çekiyor. Kaspersky Lab Ağustos ayı Spam e-posta Raporu'nu göre 3 değişik spam e-posta tekniği görülüyor. Tahmin edileceği gibi, bu mesajlarla gelen eklerin büyük çoğunluğu kötü amaçlı programlar içeriyor;

· İlk grup, konu satırında tarih ve 'Changelog' sözcüğünü içeriyor. Bu e-postanın gövde kısmında sadece birkaç kelime yazıyor, 'Söz verildiği gibi' veya 'Ektekilere bakınız' bunlardan bazıları.

· İkinci grup, konu satırında ise 'Temmuz ayı sonu açıklamasına gerek duyuluyor' veya 'Temmuz ayı sonu açıklaması' cümlelerini geçiyor. E-postanın gövde kısmında ise gönderenin belirli bir tarihte bir hesaba para aktaracağı açıklanıyor.

· Üçüncü grup ise konu başlığında "ATFT Şirketinin şirket içi hesapları" yer aldı ve 2010 yılının şirket içi hesaplarının ekte bulunduğu belirtilip, "bu süreci başlatmak" için bulduğu desteğe minnettarlığını belirtiyor.



chip