Sayfalar

19 Nisan 2011 Salı

Ahmet Hamdi Tanpınar

Asrımız şair, yazar ve edebiyat tarihçisi. İstanbul’da 1901 yılında doğdu. Babası Hüseyin Fikri
Efendinin Anadolu’nun çeşitli yerlerinde memurluk yapması sebebiyle ilk ve orta tahsilini Sinop ve Siirt
rüşdiyelerinde (ortaokullarında), Vefa, Kerkük, Antalya sultanilerinde (liselerinde) tamamladı. Yüksek
tahsil için İstanbul’a gelerek 1918’de Baytar Mektebine girdi ise de bir sene sonra Edebiyat
Fakültesine geçti. Burada edebiyat hocası olan Yahya Kemal’in tesiriyle şiirler yazdı. İlk defa 1921
yılında Dergah Dergisi’nde yazı yazmaya başladı. Edebiyat Fakültesinden mezun olunca, 1923
yılında Erzurum lisesi edebiyat öğretmenliğine tayin edildi. Yurdun bir çok bölgelerinde öğretmenlik
yaptı. 1934 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde Estetik ve Sanat Tarihi okutma görevine
tayin edildi. Birkaç sene bu vazifeyi yaptıktan sonra 1946 yılında tekrar Milli Eğitimdeki görevine
döndü. Bir müddet bakanlık müfettişliği yaptıktan sonra 1948 yılında üniversitede göreve başladı.
Birkaç defa Avrupa’ya seyahat etti. 1962 yılında enfarktüsten öldü. Kabri, Rumeli Hisarı
Kabristanındadır.
Ahmed Hamdi Tanpınar, hocası Yahya Kemal’in de tesiri ile iyi incelediği doğu ve batı kültürlerini
birleştirerek eserler vermiştir. Bir edebiyat tarihçisi olarak eski şiirlere saygı duymuş, kendi şiiri için ise,
daima yenilik peşinde koşmuştur. Yurt sevgisi, yurt konularını şiirlerinde sembolizm havasında
işlemiştir. Bununla birlikte, normal ölçülerinden ayrılan sanat, fikir ve günlük hayat konuları onun uzak
durduğu konulardı.
Tanpınar, eserlerinde katı teklifler ile okuyucuyu bağlamak yerine düşünmeye, araştırmaya ve
hissettirmeye çalışmıştır. Tabiat, sanat, şiir, vatan ve daha bir çok konuda teklifler, düşünceler ileri
sürmüştür. Bunun için de her şeyden önce bir tarih şuuruna yaslanılmasına inanmaktadır.
Tanpınar, şiirlerinde önceleri hece veznini kullanırken, sonraları serbest vezni kullanmıştır. Rüya
kelimesi onda mühim bir yer tutar. Şiirleri yanında unutulmaz nesirler de vermiştir. Yazılarında Necib
Fazıl’da olduğu gibi, metafizik konulara ulaşmaya duyulan istek açıkça hissedilmektedir.
Eserleri:
Beş Şehir (deneme, 1946), Edebiyat Üzerine Makaleler (1969), 19. Asır Türk Edebiyat Tarihi
(1949, 1966, 1967 ), Tevfik Fikret; Hayatı, Şahsiyeti, Şiirleri ve Eserlerinden Parçalar (1937),
Yaşadığım Gibi (1970), Yahya Kemal (1962), Yaz Yağmuru (hikaye, 1972), Abdullah Efendi’nin
Rüyaları (hikaye, 1943), Huzur (roman, 1972), Tercümeleri: Alkestis (Euripides'ten 1943), Yunan
Heykeli (H. Lechat’dan 1945).
BURSA’DA ZAMAN’dan
Bursa’da, bir eski cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su.
Orhan zamanından kalma bir duvar,
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar.
Eliyor dört yana sakin bir günü,
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü.
İçinden gülüyor bana derinden,
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden.
Ovanın yeşili göğün mavisi,
Ve minarelerin en ilahisi.
Bir zafer müjdesi burda her isim,
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim.
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın,
Hala bu taşlarda gülen rüyanın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder