Sayfalar

12 Mayıs 2011 Perşembe

Svante August Arrhenius


Meşhur İsveçli fizikçi ve kimyacı. Hayatı boyunca çağın önde gelen bütün bilim adamları ile tanıştı.
Dost kazanmakta bir dahi olarak tanınmıştı. Bununla beraber mesleğinin ilk basamakları kendini kabul
ettirmek için yaptığı mücadelelerle doludur.
Arrhenius 22 yaşında (1881) elektriğin sulu çözeltilerinden geçişi ile ilgili bir çok deney yaptı.
Doktorasını hazırlamak için bu deneylere devam etmeye karar verdi. Upsala Üniversitesindeki
Laboratuvarında çalışırken, iki yıl içinde, çeşitli konsertrasyonlarda yüzlerce çözelti üzerinde çok geniş
bilgiler topladı. Bunlara dayanarak, sulu çözeltilerin yüklü türler, yani iyonlar ihtiva ettiği hipotezini ileri
sürdü. Bu, fevkalade bir görüş idi. Profesörleri bu hipotezi kendi fikirlerinden o kadar farklı buldular ki,
Arrhenius’a doktora ünvanını istemeyerek verdiler.
Arrhenius yılmadı ve tezinin örneklerini öbür bilim adamlarına gönderdi. Bu köklü fikirleri sadece bir
kaç kişi ciddiye aldı. Ancak, Alman bilgini Ostwald o kadar heyecanlandı ki, Arrhenius ile tanışmak için
İsveç’e gitti. Bu bilim adamı tarafından cesaretlendirilen Arrhenius, Almanya ve Hollanda’ya giderek
oralarda incelemeler yaptı. 1889’da “Sulu Çözeltilerde Maddelerin Dissosiyasyonu Üzerine” başlıklı
çalışmasını yayınladı.
Leipzig Üniversitesine profesör olmak üzere davet edildi. Fakat Stockholm’da bir lise öğretmeni olarak
çalışmayı tercih etti. Teorisi hala genel olarak kabul edilmiş değildi. Kendisi ile aynı fikirde olmayanlar,
onun tekliflerini “vahşi iyonların göçü” diyerek küçümsüyorlardı. Arrhenius’un 1893’te Stockholm’da
profesör olması bile uzun tartışma konusu oldu. Bu problemi, Almanya’daki bilim adamlarından gelen
şiddetli bir protesto çözebildi. Profesör olarak tayin edilmesinden iki yıl sonra rektör seçildi ve Nobel
mükafatını kazandı.
Böylece uzun bir süre sonra da olsa hak ettiği başarısının sonuçlarını görüyordu. Kendisine Berlin’de
Kimya Profesörlüğü teklif edildi. Fakat o sırada İsveç kralı Fizikokimya Nobel Enstitüsünü kurdu ve
1905 yılında Arrhenius bu enstitünün direktörü oldu. 1927 yılında ölümüne kadar, yorulmaz bir deneyci
ve son derece çok yönlü bir bilim adamı olarak çalıştı.
Arrhenius’un bilimdeki başarısını, onun yalnız parlak bir bilim adamı olmasında değil, fakat aynı
zamanda kendi görüşlerine olan inancında aramak doğru olur. Sulu çözeltilerin özelliklerini anlayışı,
çağının düşüncelerinden o kadar ileri idi ki, eğer teorisinin faydalılığı üzerindeki inancı bu kadar
kuvvetli olmasa idi, kolayca bir kenara atılabilirdi. Sulu çözeltilerin iyonik modeli, anorganik kimyanın
çehresini belirli şekilde değiştirmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder