31 Mayıs 2011 Salı

Korkutan salgına karşı böyle korunun!

EHEC bakterisinden korunmanın bir yolu da sebze ve meyvelerin sirkeli suyla yıkanmasından geçiyor...
ALMANYA’da 10 kişinin ölümüne neden olduğu bildirilen EHEC bakterisi, Türkiye’de de paniğe neden oldu. Ziraat Mühendisleri Odası, bakterinin Almanya’ya İspanya’dan ithal edilen salatalıklar aracılığıyla geldiğini, Türkiye’nin salatalık ithal etmediği için herhangi bir risk olmadığını açıkladı. Tarım Bakanlığı yetkilileri de herhangi bir endişeye gerek olmadığını kaydetti. Gıda Mühendileri Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Aytaç ise sebze ve meyvelerden herhangi bir bakteri kapmamak için mutlaka sirkeli suyla yıkanması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Aytaç, hastalığın belirtilerinin 6-8 saat sonra ishal, mide bulantısı, şiddetli karın krampları şeklinde ortaya çıktığını söyledi.

haberturk

Sigarada Humprey Bogart etkisine dikkat!

Zararlarını bile bile tiryakilerin bir türlü tüttürmekten vazgeçemediği sigarada en büyük tuzak, başlamak!
Sigaraya başlama nedenleri ise ne yazık ki hayli cezbedici: ‘Artık büyüdüm’ demek isteyen ergenler için en etkili imajlardan biri; bir gözün hafifçe kısılması, sigaranın iki parmak arasındaki duruşu, sigaranın çekiliş, dumanın üflenme ve külün dökülüş şekli... Tıpkı Casablanca filmindeki Humphrey Bogart gibi!..

Kapalı alanlarda içme yasağının tavizsiz bir şekilde uygulanmasıyla birlikte sigara artık yalnızca tiryakilerin değil herkesin gündemine oturdu! Barındığı binlerce zehre rağmen yüzlerce yıldır tüttürülen sigaraya neden başlıyoruz ve neden bir türlü bırakamıyoruz? Klinik Psikolog Sinem Demir’e göre; sigara, insanların ergenlikteki zaafları ve sosyal ortamlardaki kaygıları fark edilerek uzun yıllardır endüstri haline getirilmiş ve ‘normalleştirilmeye’ çalışılmış bir bağımlılık kaynağı. Peki, sigara bağımlılığının (nikotin bağımlılığı dışında) psikolojik yönleri neler? Klinik Psikolog Sinem Demir, sigara bağımlılığın başlamasındaki aşamaları ve bırakılmasındaki direnci, psikolojik açıdan ele aldı:

Sandaletteki büyük tehdit!


Yazın vazgeçilmez aksesuarları kuşkusuz ki sandaletler. Peki özellikle son bir kaç yıldır çok moda olan gladyatör sandaletleri ne kadar sağlıklı?

Hürriyet'te de yer alan habere göre, uzmanlar bu tarz sandaletlerin topuğun hemen arkasındaki aşil tendonunu incittiğini söylüyor. Zamanla körleşen bu ağrı iki hafta gibi kısa bir sürede zarar verebiliyor. Bu sandaletler ayağın hareket alanını daraltıyor ve ayak tabanıyla ilgili çok ciddi rahatsızlıklara kısa bir sürede yol açıyor. Ayak Sağlığı Uzmanları Birliği'nden Lorraine Jones bu tarz sandaletleri yazın çok sık giymemek ve özel günlerle sınırlı tutmak konusunda uyarıyor.

haberturk

HIV tedavisi bulaşmayı önlüyor


Araştırmalar, HIV-pozitif bir kişinin etkili tedavi görmesi durumunda, pozitif olmayan eşine HIV bulaştırma riskinin yüzde 96 oranında azalabileceğini gösterdi.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS), antiretroviral (HIV’i baskılayan) tedavinin, eşlerden birisinin HIV pozitif olduğu çiftlerde bulaşmayı azaltılmada yüzde 96 oranında etkili olduğunu gösteren HPTN 052 deneyinin sonuçlarını övgüyle karşıladı.


UNAIDS Genel Başkanı Michel Sidibé, “Bu buluş, önemli derecede oyunun yönünü değiştiriyor ve önleme çalışmalarını daha da ileriye götürecek. Bu, HIV tedavisini yeni bir öncelikli önleme seçeneği hâline getirdi. Şimdi yapmamız gereken, çiftlerin ‘Önleme Tedavisi’ seçenekleri bulunup bulunmadığından emin olmak” dedi.


Ntvmsnbc'de de yer alan habere göre, HIV Önleme Deneyleri Ağı (HPTN) tarafından yürütülen deneye, Afrika, Asya, Latin Amerika ve Amerika Birleşik Devletleri’nden toplam 1700’den fazla serodiskordans çift (birisi HIV pozitif, diğeri HIV negatif olan çift) katıldı.
DSÖ Genel Başkanı Dr. Margaret Chan, “Bu ciddi bir gelişme, çünkü biz biliyoruz ki cinsel yolla bulaşma, bütün yeni enfeksiyonların yaklaşık yüzde 80’ini oluşturuyor. Bu çalışmanın bulguları, HIV ile yaşayan insanların eşlerini korumalarına yardım etmeleri için yol gösterecek. DSÖ’nün Temmuz ayında yayınlayacağı yeni kılavuzu daha çok güçlendirecek ve destekleyecek” diye konuştu.


AYRIMCILIĞIN AZALMASINDA DA ETKİLİ OLACAK
Önleme Tedavisi’nin mümkün kılınması yalnızca insanların HIV testi yaptırmalarına değil, ayrıca HIV durumlarını ortaya çıkarmalarına imkan verecek, HIV’i önleme seçeneklerini eşleriyle tartışmalarını ve gerekli HIV hizmetlerine erişmelerini sağlayacak. Bu durum, önemli derecede HIV etrafındaki hastalık belirtisinin ve ayrımcılığın azalmasına da katkı sağlayacak.


DSÖ ve UNAIDS, hangi HIV önleme seçeneğinin kendileri için en iyisi olacağını belirlerken, çiftlerin kanıta dayalı kararlar almalarını tavsiye ediyor. BM ve UNAIDS, ‘Önleme Tedavisi’nin çiftlere uygun seçeneklerden biri olduğunu ısrarla öneriyor. Temmuz’da yayınlanacak yeni DSÖ kılavuzları, yeni HIV önleme seçeneğini kullanmayı seçen kişilere yardım edecek. Kılavuzlar, HIV testine erişimi artırma, danışmanlık ve çiftler arasında antiretroviral tedavi kullanımı üzerine belirli önerileri barındırıyor.


Tek bir yöntem, HIV’e karşı tamamen koruma sağlamıyor. Önleme Tedavisi’nin diğer HIV önleme seçenekleri ile bir kombinasyon içinde kullanılması gerekiyor. Bunlar, doğru ve kalıcı erkek ve kadın kondomu kullanımı, daha az partnerle ilişkide bulunma, erkeklerin sünnetli olmaları ve temaslı seksten kaçınma olarak sıralanıyor.


haberturk

İşte hackerların sırrı

İnternette nasıl izlerini kaybettiriyorlar?
Tüm dünyada giderek artan siber saldırılar gözleri yeniden sanal aleme çevirirken, ''bilgisayar korsanı'' olarak adlandırılan hackerların yöntemleri de bir bir ortaya çıkıyor.

Sanal alemde izlerini kaybettirmek için ''proxy'' adı veriler yazılımlar kullanan hackerlar, bu sayede bilgisayarlarının IP (İnternet Protokolü) adreslerini değiştirerek, bilişim sistemlerini yanıltıyor ve kendilerini dünyanın öbür ucunda bile gösterebiliyor.

Bilişim Uzmanı Huzeyfe Önal AA muhabirine yaptığı açıklamada, bilgisayarların kimlik bilgisi olarak anılan IP adreslerinin kolaylıkla değiştirilebileceğini belirterek, bu yöntem için ''proxy'' adıyla bilinen bir çok program kullanıldığını söyledi.

İnternet üzerinde erişeme engellenen web sayfalarını görüntülemek için de proxyserverlarının kullanıldığını dile getiren Önal, özellikle hackerların IP adresi değiştirmek için ''Ultrasurf, Tor Project, Proxy Switcher, Easy Hide'' gibi yazılımları tercih ettiğini vurguladı.

Doğru işlemciyi nasıl seçmelisiniz?

İşlemci almayı düşünüyorsunuz ancak mevcut seçenekler kafanızı çok mu karıştırdı? Çözümü makalemizde
Bugünkü işlemci seçeneklerinizi makalemizde masaya yatırdık
PC'nizin işlemcisini yükseltmek, onun performansını yükseltmek için mevcut en kolay yollardan biri değildir, ancak önemli farklar yaratabilir. Doğru bir çip, yavaş PC'nizi bir güç makinesi haline getirebilir.

CPU'yu PC'ye yerleştirme şekli, PC'lerin ilk günlerinden beri fazla değişmedi ancak yeni bir çip seçmek çok kolay bir iş değil. Eskiden sadece GHz değerine bakarak en yüksek saat hızına sahip işlemciyi seçebiliyorduk. Bugün ise bunun yanında sayısı giderek artan farklı değişkenler de var.

Kemik iliği kanserine bor etkisi

Türkiye Kemik İliği Transplantasyon Vakfı (TKİTV) Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, “Kanser hücrelerine borla ilgili bir madde ya da element eklediğiniz anda kanser hücresinin öldüğünü görüyoruz” dedi.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi öncülüğünde, kentte görev yapan doktorlara yönelik kemik iliği kanseri hastalığı, bulguları, belirtileri, teşhis ve tedavi yöntemleri konulu toplantı düzenlendi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve TKİTV Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan başkanlığındaki toplantıya, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Kliniği Şefi Prof. Dr. İmdat Dilek, YYÜ Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim üyeleri Doç. Dr. Cengiz Demir ve Yrd. Doç. Dr. Uğur Türktaş, konuşmacı olarak katıldı.
Prof. İlhan, yaptığı konuşmada, Türkiye'de her yıl bin 500 kişinin kemik iliği kanserine yakalandığını belirterek, hastalığın ortaya çıkmasında beslenme alışkanlıkları, tarımsal ilaçlama, sigara ve bağışıklık bozukluğu gibi faktörlerin etkisini anlattı. Hastalığın, yaşlanmayla doğru orantılı olduğuna dikkati çeken İlhan, Türkiye'de özellikle kanser ilaçlarının kullanımında ücret alınmamasının ve 45 ayrı merkezde ilik naklinin yapılmasının hastalar için avantajını vurguladı.
"BOR EKLEDİĞİMİZDE KANSER HÜCRELERİ ÖLÜYOR"

Bilimin mucizesi

Belden aşağısı felç olan Stephanie Sablan ABD’deki Berkeley Bionics adlı şirketin geliştirdiği biyonik bacaklar sayesinde yürümeyi başardı.

Santa Clara Valley Tıp Merkezi’nde yapılan başarılı deneme sonrası “eLEGS” adı verilen ve pille çalışan bir tür “giyilebilir robot” özelliğindeki biyonik bacaklarla dördüncü seansta yürüdükten sonra duygularını “İlk adımlarım inanılmazdı. Gözyaşlarımı güçlükle engelledim. Benden alınan yaşamımı geri verdi” şeklinde anlattı. Sablan 9 Ocak’ta geçirdiği bir kaza nedeniyle belinden aşağısını hissetmiyor. 

Hastanın yerine adım atıyor
Talihsiz kadını yürüten eLEGS hastanın sırtına yerleştirilen 20 kiloluk sırt çantası büyüklüğünde bir cihaz. Ancak cihaz ağırlığını kendi gücüyle taşıyor. Özel kayışlar cihazı hastanın omuz ve bacaklarına tutturuyor. Böylece cihaz hasta için adım atıyor.

hurriyet

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Tüm mesajlaşma yazılımları tek programda

Ortalıkta onlarca anında mesajlaşma yazılımı geziyor ama bu yazılım, hepsinin yerini tutmaya aday!
Bazıları MSN'den kopamıyor, bazıları ise Gtalk'tan başka anında mesajlaşma uygulamasını beğenmiyor. Hala ICQ'dan kopamayanlar olduğu gibi IRC de varlığını sürdürüyor. Peki hepsindeki arkadaşlarınızla iletişim halinde olmak için ayrı ayrı programlar çalıştırmak zorunda mısınız? Neyse ki bunun cevabı hayır. Bu konuda Trillian gibi çok popüler yazılımlar var. Ama tüm anında mesajlaşma uygulamalarını tek bir çatı altında birleştiren programların en başarılı alternatiflerinden biri de Pigdin.

Eski internet kullanıcıları Pigdin'i GAIM adıyla da tanıyor olabilirler. İlk olarak 1999 yılında AOL çalışanlarının da desteğiyle geliştirilen ve GTKve AOL Instant Messenger kelimelerinin baş harflerinden adını alarak GAIM olarak ünlenen program, daha sonra AOL'un AIM markasının kullanım hakkını elinde bulundurduğu için Pigdin olarak adını değiştirmek zorunda kalmıştı.

Aralarında Türkçe'nin de bulunuğu 80 dil desteğine sahip olan Pigdin; ücretsiz, kaynak kodlu ve eklenti desteğine sahip. MSN, Gtalk, ICQ ve IRC'nin yanı sıra AIM, MySpaceIM, Yahoo, Bonjour ve QQ gibi anında mesajlaşma yazılımları da destekleyen programı WindowsMac OS Xve Linux için şu adresten indirebilirsiniz. 



chip

En iyi 20 Android Uygulaması

Android OS, akıllı telefon pazarında gerçekten iddialı bir yarışmacı haline geldi. Pazarın en güçlü telefonları artık Android kullanıyor ve her geçen gün birçok insan Android OS’ye merhaba diyor.

Tabi bu süreçte, Android OS’un en güçlü yanlarından biri olan uygulamalar da bir hayli önemli. Android dünyasına yeni ayak basan insanlar için kullanışlı uygulamaları bulmak biraz zaman alacaktır. Bu zamanı kısaltmak ve en azından birkaç alternatif uygulama sunabilmek adına, sizler için en iyi 20 Android Market uygulamasını bir araya getirdik.

Şeker hastalarına 6 ayda şifa

Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde 'Ege Lokman' olarak tanınan Şevki Güngör, Latince ismi inula olan acı ot bitkisiyle başta lösemi olmak üzere her türlü kanserin kökünü kazımaya çalıştıklarını, şimdi de acı ota alternatif murt bitkisi ve binbir çeşit bitki karışımı üzerinde çalıştığını belirtti.

1956 yılından beri bitkiler üzerinde araştırma yapan Herbalist Mehmet Emin Güngör'ün oğlu olan Şevki Güngör, "Biz 1954 yılından beri bitkilerle hastalarımıza şifa dağıtmaya çalışıyoruz. Babamın mesleği bu. Ondan devraldım ve 1996 yılından bu yana ben sürdürüyorum. Sürekli dağlarda, ormanlarda araştırmalar yapıyor, yeni bitkiler keşfediyoruz" dedi.

Kırkağaç'ta, içerisinde onlarca bitki türünün yetiştirildiği bir bahçesi bulunan ve bitkilerin işlendiği bir tesisi olan Güngör, uzun bir süredir acı ot ile kanser hastalarına umut olmaya çalıştığını anlattı. 


Çin Seddi

Alm. Grosse Nouer, Chinesische Mauer, Fr. La Grande Muraille de Chine, İng. Great Wall. M. Ö.
221-210 yılları arasında, Çin İmparatoru Si-Huangti tarafından yaptırılan sed, Sarı Denizin kuzeyindeki
Liaotung Körfezi kıyılarından başlar, dağları ve boyun noktalarını tâkib ederek Kansu eyâletine kadar
devâm eder. 5000 km uzunluğunda ve 5-10 m yüksekliğinde, 5-8 m genişliğinde, kalın ve yüksek
duvarlardan ibâret olan bu surların üstünde her 200 adımda bir 12 m yüksekliğinde kuleler bulunur.
Ayrıca başlıca karayollarına tesâdüf eden geçit yerlerinde de 40 kadar âbidevî kapısı vardır. Çinliler
Türk ve Moğolların istilâsından korktuğu için bu seddi yapmışlardır. Bu seddin yapılmasına rağmen
Türk ve Moğolların akınlarıyla Çin ülkesi istilâ edilmiştir ve Çinliler yapılan saldırıları
engelleyememişlerdir. M.Ö. 211 senesinde Hun Türkleri tarafından aşılan Çin Seddi, ikinci defâ
1644’teki Mançu istilâsında da aşılmıştır. Çin mîmârlığının en eski ve büyük eseridir. On beş ve on
altıncı asırlarda önemli tâmir gören Çin Seddi günümüzde turistlerin çok ilgisini çekmektedir.

Çevgan

Eski bir Türk oyunu. Mîlâttan önceki Orta Asya Türklerinde, İranlılarda, Araplarda Yunanlılarda,
Bizanslılarda ve Uzak Doğu’da değişik türleri görülür. Türkler tarafından Hindistan’a götürüldü.
İngilizler bu oyunu, Hindistan’da görerek öğrendiler ve golf adını verdiler.
Evliyâ Çelebi’nin Seyahatnâme’sinde bildirdiğine göre, Osmanlı Türklerinde de oynanırdı. Osmanlılar,
Çevgân oyununu oynamak için bir meydanın iki tarafına kale yerine mermerden iki sütun dikerlerdi. At
üstündeki oyuncular iki gruba ayrılır her grup kendi sütunu arkasında yer alırdı. Meydanın ortasına,
ağaçtan, adam başı büyüklüğünde bir top konurdu. Oyun esnâsında Mehterhâne takımı davullarıyla
çalmaya başlar. Bunun arkasından her taraftan birer atlı çıkıp topu, çevgân adını verdikleri ucu eğri
sopalarla sürükleyerek kendi kalesine doğru götürmeye çalışır, bu sırada diğer süvâriler de ikişer ikişer
karşılıklı olarak kendi arkadaşlarının yardımına koşarlar ve topu kendi taraflarına çevirmeye
çalışırlardı. Hangi taraf topu kendi kalesine daha çok atarsa o taraf kazanırdı. Terbiye edilmiş atlarla
oynanan oyun, oldukça tehlikeli olup, topun at veya süvâriye çarpması, kolol ve ayakların kırılmasına
sebeb olurdu. Ancak beden hareketleri yönüyle savaş kabiliyetini arttırması bakımından oynanır, sürek
avları gibi bir nevi savaş hazırlığı sayılırdı.
Mehterhâne takımlarında kullanılan çatal başlıklı ve etrafı zincir ve çıngıraklarla donatılmış saplı
âletlere de çevgân adı verilirdi. Ordu yürüyüş hâlindeyken mehterin en önünde taşınır, sapı yere
vurularak çalınır, yürüyüşün temposu buna göre ayarlanırdı.

Çeşm-i bülbül

Eskiden İstanbul, Paşabahçe’de yapılan, üzeri helezonî çizgili ve nakışlı cam eşyâya verilen isim.
Çeşm-i bülbül, bülbül gözü mânâsına gelmektedir. Bülbül gözündeki renk ve çizgilerden ilhâm alınarak
yapılan böyle çizgili ve nakışlı cam eşyâya da “çeşm-i bülbül” denmektedir.
On dokuzuncu yüzyılın başlarında Çubuklu civârındaki bir atölyede kaliteli ve lüks cam ve billur eşyâ
yapılmış, pâdişâh tarafından takdir görmüştü. Sonra bu atölye devlet tarafından satın alınmış ve
1846’da genişletilerek cam eşyânın en kalitelileri îmâl edilmişti. 1848’de Mehmed Dede adlı bir
mevlevî Beykoz’da bir atölye açmış ve burada “Beykoz işi” denilen yaldızlı billur kâse, bardak, şişe,
sürâhî, yemişlik, vazo testi ve çeşm-i bülbüller yapmıştı.
Sultan Abdülmecîd Hanın emriyle, 1899’da Paşabahçe’de bir cam işleri fabrikası kurulmuş ve çok
daha zarîf eserler yapılmıştı. Süt renginde kırılmaz adı verilen tabaklar, beyaz ve menevişli, göze çok
hoş gelen desenlerle işli renkli boncuk tesbihler, aynı zamada gâyet ince bir camdan, birbirine
fevkâlade uyumlu renkler ve parlak çizgilerle yapılan çeşm-i bülbüller ve yaldızlı fincanlar burada
yapılmıştı. Bunların içinde açık mâvi olanları daha kıymetliydi.
1902’de beş yüz kişinin çalıştığı bu fabrika daha sonra Avrupa’dan büyük ölçüde gümrüksüz gelen
cam eşyâ ile rekâbet edemedi. 1935’te Paşabahçe’de kurulan cam ve şişe fabrikası ile bu sâhada bir
ilerleme görülmüştür. Son yılarda, artık müze ve antika dükkanlarını süsleyen çeşm-i bülbüllere
benzeyen çeşitli cam eşyâlar yapılmaktadır.
Çeşm-i bülbül ayrıca bir kumaş cinsidir.

Çernobil reaktör kazası

Çernobil 4. reaktörün felaketten sonraki durumu

Yirminci yüzyılın ilk büyük nükleer kazâsı. 1979’da Harrisburg (ABD) yakınında meydana gelen “Three
Mile Island” kazâsı, Dünyâda Çernobil (Chernobly) kazâsına kadar meydana gelmiş en mühim
kazâdır. Bu kazâda çevreye mühim bir bulaşma olmamış, ancak reaktör süresiz kapatılmıştır.
Kiev şehrinin 130 km kuzeyinde Pripyat Nehri kıyısında, 25.000 nüfuslu Çernobil kasabası ile 10.000
nüfuslu Pripyat kasabası arasındaki nükleer santral sâhasında ikisi inşâ hâlinde bulunan 4x1000
megawatt (MW) gücünde, 4 adet RBMK tipi nükleer reaktör vardı. Bu reaktörler, % 1 ilâ % 2 zengin
UO2 yakıtlı, grafit moderatörlü olup, reaktörün basınç tüpleri, içinde buharlaşan suyla soğutulmaktadır.
Basınç tüpleri içindeki basınç 65 kg/cm2, sıcaklık 280°C’dir. Yakıt çubuğu çapı 3,5 mm, zirkonyum
alaşımı yakıt zarfı kalınlığı 0,9 mm olup, 18 çubuk bir yakıt elemanı grubunu teşkil etmektedir. Reaktör
kalbinde 1700 kadar basınç tüpü bulunurdu. Reaktör kalbinin çapı, 11,8 m, yüksekliği ise 0,7 metredir.
Reaktör kalbinde 200 ton uranyum ve 1700 ton grafit mevcuttu. Grafit blok, basınca dayanıklı olmayan,
aralığı inert bir gazla dolu, paslanmaz çelik bir kap içindeydi.
Çernobil Atom Santralindeki kazâdan sonra ilk günlerde hiçbir bilgi alınamadığı için, konu, doğruları ve
yanlışlarıyla yoğun bir bulut tabakasını andırıyordu. Ancak, dünyâ çapındaki kaynaklara göre kazânın
oluş şekli şöyle îzâh edilmektedir:
25 Nisan 1986 günü bakım için durdurulacak olan 4 nolu reaktör ile bir deney yapılması da
plânlanmıştı. Bu deneyde, türbin durdurulduğu zaman rotorun âleti yardımıyla, kısa bir süre
sirkülasyon pompalarının çalışıp çalışamayacağı araştırılacaktı. Bu deney sırasında reaktör gücünün
700-1000 MW olması gerekiyordu. 25 Nisan günü saat 01.00’da deneye başlandı ancak, reaktör
kalbinde ksenon birikmiş ve reaktivitenin düşük olması sebebiyle güç 30 MW değerine kadar
düşmüştü. Bu sebeple reaktör parametrelerinde düzensizlik gözlendi. Operatörlerin bunları düzeltmek
için yaptıkları müdâhaleler durumu biraz daha karıştırdı ve bâzı hatâlı işlemlerin yapılmasına sebeb
oldu.
26 Nisan günü saat 01.00’da bütün gayretlere rağmen güç 200 MW’in üstüne çıkarılamadı ve hatâlı bir
karar alınarak bu güçte deneyin yapılmasına karar verildi. 26 Nisan günü saat 01.23’te türbin giriş
valfleri kapatılarak deneye başlandı, su seviyesini sâbit tutmak için buhar domuna su basılması buhar
kalitesinin düşmesine ve kontrol çubuklarının yukarı çekilmesine sebeb oldu. Bu esnâda reaktörde
âniden buharlaşma olması ve boşluk reaktivite katsayısının pozitif olması reaktivitenin daha da
artmasına yol açtı. Saat 23.40’ta “Scram” yapılmasına rağmen bir “reaktivite kazâsı” başladı. Aynı
anda atalet ile çalışmakta olan sirkülasyon pompalarının bastığı su ânidan azalınca yakıt çubuklarının
bir kısmında ergime meydana geldi. Buharın ve suyun kızgın metalle yaptığı reaksiyonlar sebebiyle
saat 01.24’te birbirini tâkib eden patlamalar meydana geldi.
Bu ilk patlamalar esnâsında grafiti muhâfaza eden paslanmaz çelik kap tahrib oldu ve ergimiş metalin
teması ile grafit yangını başladı. Bu yangını söndürmek için basılan su 1400°C’daki grafit ile temâsa
gelince yanıcı gazlar çıkmaya başladı. Reaktör çalışma platformu altında toplanan hidrojen ve yanıcı
gazların patlaması sonunda 27 Nisan Pazar günü reaktör binâsı tamâmen tahrib oldu. Patlamalar
esnâsında bir kişinin hemen, bir kişinin de hastâneye nakledilirken öldüğü ve 5 kişinin de çok şiddetli
radyasyona mâruz kaldığı bilinmektedir.
27 Nisan günü kazâ çevresindeki radyasyon şiddetinin birkaç yüz mili rem mertebesine çıktığı
zannedilmektedir. 28 Nisan günü reaktörün 30 km çevresinde bulunan 84.000 kişi başka yerlere
nakledilmiş ve 299 kişi de tedâvî edilmek üzere hastânelere sevk edilmiştir.
29 Nisan günü helikopterlerle, açıkta duran ve yanmaya devâm eden reaktör kalbi üzerine 5000 ton
kum, kurşun, dolomit, barit gibi koruyucu malzeme dökülmüş ve bu sûretle tahliye edilen mıntıkada
radyasyon şiddeti 10- 15 m R/saat (mili rem) mertebesine indirilmiştir. Saçılan radyoaktivitenin daha
ziyâde kısa yarı ömürlü izotoplardan meydana gelmesi (% 50 nisbetinde I- 131) sebebiyle, radyasyon
şiddeti 8 Mayıs günü 0,15 m R/saat mertebesine indirildi.
Radyoaktif serpintinin çevre üzerindeki etkileri: 26 Nisan günü Kiev üzerinde sâkin bir hava vardı.
Radyoaktif gazlar ısınarak yükselmek sûretiyle 1500 m yükseklikte kümülüs radyoaktif serpinti
bulutlarının oluşmasına sebeb oldu.
26-30 Nisan târihleri arasında rüzgârlar Kiev’den kuzeybatı istikâmetinde esmek sûretiyle 29 Nisana
kadar, Polonya’nın kuzey kısımlarıyle İskandinav ülkelerini etkisi altına almıştır. 30 Nisandan îtibâren
rüzgârlar güneybatıya ve sonra da batıya yönelmiş ve Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya, Macaristan,
Çekoslovakya, Avusturya, İsviçre, Almanya, İtalya’nın kuzeybatı kısımları ve Fransa’nın batısı
radyoaktif serpintilerden etkilenmiştir.
Rusya dışında, radyoaktif serpintilerden en çok etkilenen ülke Polonya olmuştur. Radyoaktif yağışla
birlikte çevre radyasyonu 5 m R/saat değerine yükselmiş, yâni normal çevre radyasyonunun (0,02 m
R/saat) 250 katına çıkmıştır. Halk topluluğu için müsâade edilebilen yıllık doz 500 m olduğuna göre
Polonya’da halkın bir kısmı 4 ilâ 5 günde bu dozu almışlardır. Zaman içinde bu durumun bâzı olumsuz
etkileri olması muhtemeldir. Sütlerde yapılan ölçmelerde bâzı yerlerde 2000 Bq/lt (Becquerel) değeri
ölçülmüş olup, bu bir sınır değer olduğu için tâze süt kullanılması bir süre yasaklanmış ve 6 Mayıs
târihinden îtibâren de radyasyon etkisi çok hafiflediği için alınan tedbirler kaldırılmıştır.
Avrupa ülkeleri içinde, radyoaktif serpintinin ulaştığı yerlerde en az etkilenen ülke olan Fransa’ya
radyoaktif bulutlar 1 Mayıs günü ulaşmış ve ülkenin batısını etki altına almıştır. Çevre radyasyonu 4
Mayıs günü 0,06 mR/saat maksimum değerine ulaşmıştır. Bu, normal çevre radyasyonunun 3 katıdır.
Serpintinin etkisi 24 saate göre, alınan toplam doz 1,5 mR kadar olmuştur. Fransa’da normal olarak
alınan ortalama yıllık doz 150 mR’dir. Fransa’da sütlerde de en fazla 200 Bq/lt değeri ölçülmüş ve
önemli tedbirler alınması gerekmemiştir.
İki hafta süreyle kuzeye esen rüzgâr yüzünden, Türkiye bu kazâdan ucuz kurtulmuştur. Aksi hâlde
Türkiye’nin de Polonya kadar etkilenmesi gerekirdi. 30 Mayıstan îtibâren havanın güney-batıya
yönelmesi sonucu Trakya kısmen etkilenmiş ve yaklaşık olarak Fransa’da tesbit edilenin 2 katı kadar
bir etkilenme gözlenmiştir.
Çernobil reaktör kazâsının önemli ekonomik etkileri olmuştur. 10 Mayıs günü Avrupa Ekonomik
Topluluğu, doğu bloku ülkelerinden tâze meyve, sebze ve et ithâlâtını durdurmuştur. Bütün doğu bloku
ülkeleri özellikle Macaristan bu karardan ekonomik yaralar almışlardır. Doğu bloku ülkelerinin toplam
zararı 975 milyon dolar olarak tahmin edilmiştir. Türkiye’nin Arap ülkelerine yapmakta olduğu yiyecek
maddesi ihrâcâtı da bu olaydan bir süre olumsuz etkilenmiştir.