Bâbür İmparatorluğunun dördüncü hükümdârı. Ekber Şahın oğlu olup, asıl adı Selim’dir. 1569’da
doğan Selim, babasının ölümü üzerine 1605’te “Nûreddîn Cihangir” ünvânı ile tahta çıktı. Ancak oğlu
Hüsrev Sihleri etrâfında toplayarak Pencab’da isyân etti. Cihangir Şah, âsî kuvvetleri Cullandar Nehri
kenarında bozguna uğrattı. Yakalanan oğlu Hüsrev’i Burhanpur’a sürgüne gönderdi. Hüsrev orada
1622 yılında öldü. Racput Prensliği ile yapılan savaş başarı ile netîcelendi. Ancak Safevî Hükümdârı
Şah Abbâs’ın Kandehar’ı istîlâsına karşı konulamadı. Cihangir Şah döneminde Avrupalılar ve bilhassa
İngilizler sık sık Bâbürlü Sarayında görüldüler. Bu münâsebetler netîcesinde İngilizlere Surat limanında
ticâret yapma hakkı verildi. Bu müsâde iki asır sonra İngilizler’in Hindistan’a yerleşmelerine ilk zemîni
hazırlaması bakımından çok mühimdir.
Cihangir Şahın saltanatının son yılları huzursuzluk içerisinde geçti. Eşi Nurcihân ve veziri Mehabet
Hanın sık sık devlet işlerine karışmaları sıhhatini bozdu. Tabiplerin isteği üzerine iklimi daha müsâid
olan Lahor’a giderken yolda 28 Ekim 1627 günü vefât etti. Cesedi Ravi Nehri kıyısındaki, Şah Dârâ
denilen yerde toprağa verildi. Daha sonra mezarının üstüne büyük bir türbe yapıldı.
Âdil bir hükümdâr olan Cihangir, İslâm âlimlerini sever, onlara izzet ve ikrâmda bulunurdu. Babasının
Müslümanlara karşı uyguladığı ağır baskıyı kaldırdı. Ancak Şiîlerin ve hasetçilerin iftirâlarına aldanarak
devrinin büyük âlimi İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî hazretlerini Gwalyar şehrinde
hapsettirdi. İki yıl sonra hatâsını anlayıp bu büyük âlimi hapisten çıkaran Sultan, 1000 rupye ihsân edip
bağışlanmasını diledi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Cihangir Şaha yazdığı mektuplar, Mektûbât isimli
eserinde mevcuttur.Mektûbât kitâbı Türkçe olarak Müjdeci Mektuplar ismiyle İhlâs Holding A.Ş.
tarafından İstanbul’da bastırıldı.
Cihangir Şah, bayındırlık işlerine de önem vermiştir. Agra’dan Etek’e ve Bengâl’e giden ağaçlıklı yollar
ve Agra ile Lahor arasında her üç kilometrede bir işâret kuleleri ve sulu gölgelikler yaptırmıştır. Tüzük-i
Cihângîrî ismi ile yazdığı hâtırâtı, kıymetli bir eserdir.
Kendisinden sonra oğlu Şihâbuddîn Muhammed, “Şah Cihân” ünvânı ile tahta geçmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder