17 Şubat 2011 Perşembe

Abbas Bin Abdülmuttalip

Eshab-ı kiramdan ve Peygamber efendimizin amcalarından. Abdülmuttalib'in en küçük oğlu.
Peygamber efendimizin doğumundan iki veya üç yıl önce Mekke'de doğdu. 652 (H. 32) senesinde
Medine-i münevverede vefat etti.
Peygamber efendimiz, annesinin vefatından sonra dedesi Abdülmuttalib'in yanında kaldığı sırada,
hazret-i Abbas ile birlikte büyüdü. Gençliğinde ticaretle uğraşan Abbas bin Abdülmuttalib, Peygamber
efendimiz İslamiyeti anlatmaya başlayınca, karşı çıkmayıp, akrabalık gayretiyle O’na yardımda
bulundu. Müslüman olmadığı halde Akabe biatinde Peygamber efendimizin yanında bulunup, orada
te’sirli konuşmalar yaptı. Müslüman olmadan önce Kabe’yi ziyarete gelen hacılara su dağıtma "sikaye"
ve onlara yemek verme "rifade" ve Kabe'nin tamiri vazifelerini yapardı. Müslüman olduktan sonra da
bu vazifeleri devam ettirdi. Bedr Savaşına istemiyerek, Mekke’den kafirlerle birlikte geldi. Savaşta
müslümanlar zafer kazanınca esir edilip, Medine'ye götürüldü. Kendisi ve kardeşinin oğulları için para
verip kurtuldu. O yıl iman etmekle şereflendi. Müslüman olunca, Peygamber efendimiz onu Mekke'de
vazifelendirdi. Mekke'de Müslümanlar onun himayesinde rahat ettiler. Mekke fethi hazırlıklarının
tamamlandığı sırada Medine'ye hicret yani göç etmek için yola çıktı. Zülhuleyfe denilen yerde
Resulullah'a kavuştu. Ailesini Medine'ye gönderip, Mekke’nin fethinde Peygamber efendimizin yanında
bulundu. Peygamber efendimiz ona; "Ey Abbas! Ben peygamberlerin sonuncusu olduğum gibi
sen de muhacirlerin sonuncususun." buyurdu.
Mekke'nin fethinden sonra yapılan Huneyn Gazasında da bulunan hazret-i Abbas, Peygamber
efendimiz vefat edinceye kadar O’nun yanından ayrılmadı. Peygamber efendimiz vefat edince, cenaze
tekfin ve gasl (yıkama) işleriyle ilgilendi. Hazret-i Ali yıkadı, hazret-i Abbas ve oğulları su döktüler.
Kefenledikten sonra, hazret-i Aişe'nin odasına defnettiler. Hazret-i Ebu Bekr, Ömer ve Osman, halifelik
zamanlarında hazret-i Abbas'a büyük ilgi ve hürmet gösterdiler. Hazret-i Ömer fetihlerden elde edilen
ganimetlerden hazret-i Abbas'a hisse ayırdı. Hazret-i Ömer, Mescid-i Nebevi'yi genişletmek isteyince,
Abbas genişletme sahasında olan evini ve yerini hediye etti. Hazret-i Ömer'in halifeliği zamanında
Medine'de kuraklık olunca, hazret-i Ömer; "Ya Rabbi! Resulullah'ın amcası hürmetine sana yalvarıyor
ve onun hürmeti için senden mağfiret ve ihsan diliyoruz.” diye Abbas bin Abdülmuttalib'i vesile ederek
dua etti. Halifenin emriyle o da dua edip, duası bereketiyle, daha duası bitmeden yağmur yağdı.
Yağmur neticesinde meydana gelen seller sebebiyle Medine sokaklarından geçilemez oldu.
Abbas radıyallahü anh ömrünün sonuna doğru göremez oldu. Hazret-i Osman'ın şehid edilmesinden
evvel Medine-i münevverede vefat etti. Cenaze namazını hazret-i Osman kıldırdı. Cennet-ül-Baki
Kabristanına defnedildi.
Hazret-i Abbas, beyaz tenli, güzel yüzlü, yakışıklı, iri yapılı ve uzunca boylu idi. Sesi pek kuvvetli ve
gür idi. Peygamber efendimize yakınlığı ve faziletlerinin çokluğundan dolayı herkes tarafından sevilir,
sayılır ve hürmet edilirdi. Çok zengin ve cömert olup, ikram ve ihsanları boldu. Köleleri satın alıp
hürriyetine kavuştururdu. Yakın akrabayı ziyaret etmeğe dikkat eder, muhtac olanlara yardımda
bulunurdu. Kızlarından başka on erkek evladı vardı. Bunlardan Abdullah bin Abbas ilimde çok
yüksekti. Abbasi halifeleri hazret-i Abbas'ın soyundandır. Peygamber efendimiz onun üstünlüğüyle ilgili
olarak buyurdu ki:
Abbas bendendir. Ben Abbas'danım.
Abbas amcamdır. Beni korumuştur. Ona eziyet eden, bana eziyet etmiş olur.
Bu, Abdülmuttalib oğlu Abbas'tır. Kureyş'te en cömerd ve akrabalık bağlarına en saygılı olandır.
Abbasoğullarından melikler olacak, ümmetimin başına geçecekler, Allahü teala dini onlarla aziz
ve hakim kılacak.
Abbas radıyallahü anh buyurdu ki:
"Kendisine iyilik yaptığım hiç kimsenin kötülüğünü görmedim. Kendisine kötülük yaptığım hiç kimsenin
de iyiliğini görmedim. Onun için herkese iyilik ve ihsanda bulunun. Çünkü bunlar sizi kötülüğün
zararlarından korur."
Hazret-i Abbas, Peygamber efendimizden otuz beş hadis-i şerif rivayet etti. Rivayet ettiği hadis-i
şeriflerden bazıları şunlardır:
Rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı, peygamber olarak da Muhammed'i (aleyhisselam) kabul
eden, imanın tadını tadar.
Allah korkusundan mü'minin kalbi ürperdiği vakit, ağacın yaprakları düşer gibi günahları
dökülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder