24 Ocak 2011 Pazartesi

Beynimizin % kaçını kullanıyoruz?

Beynimiz yaklaşık 10-12 milyar arası nöron (sinir hücresi) içerir. Ancak
bilindiği üzere beynimizin çok düşük bir yüzdesini kullanırız. Bunun
nedeni aslında sinir hücrelerinin (yani bilgi depolayan nöronların) kendi
kendilerini yenileyebilme özelliklerini yitirmiş olmalarıdır. Eğer sini
hücresine sentrozom ya da sentrozomun görevini görebilecek enzim
nakledilirse kendi kendilerini yenileyebilme özelliklerini kazanabilirler
mi? Eğer bu mümkünse, beynimizin daha fazla bölümünü kullanabilir
miyiz? (Cansın Kalın)
Beynimizin Yalnızca % 10’unu Kullandığımız Söylencesi
Öncelikle sorunuzun başında belirttiğiniz varsayıma göz atalım isterseniz:
“Beynimizin çok düşük bir yüzdesini kullanırız.” Yaklaşık bir asır önce ortaya
atılan bu iddianın kaynağı bazı bilim insanlarının söylem ve bulgularının yanlış
yorumlanıp çarpıtılmasına dayanıyor. Bugün, sinir bilim ve beyin görüntüleme
tekniklerindeki gelişmeler öyle gösteriyor ki, beynimizdeki tüm sinirler çeşitli
eylemler sırasında aktive oluyor. Daha açık bir deyişle, kullanmadığımız
herhangi bir sinir ağı bulunmuyor. Konuyla ilgili bir başka yaklaşımsa sinir
hücrelerinin herhangi bir uyarıcı almadıklarında dejenere olarak
işlevselliklerini kaybediyor olma özellikleri. Örneğin, görsel sistem. Gelişmenin
erken dönemlerinde göz sinirleri yeterli uyarıcıya maruz bırakılmadıklarında
görme yetisi kayboluyor. Benzer şekilde, eğer ki beynimizde kullanılmayan
sinir ağları bulunsaydı, işlevselliklerini kaybetmiş olmalarını beklememiz
gerekirdi. Fizyolojik kanıtlar bir yana, iddia evrimle de uyuşmuyor. Aktif
olmayan, hayatta kalma mücadelemize katılmayan sinir ağları içeren büyük
bir beyin evrimsel gelişimle de bağdaşmıyor.
ANCAK
Olgun haldeki sinir hücrelerinin (yani bilgi depolayan nöronların) kendi
kendilerini yenileyebilme özelliklerini yitirmiş olmaları gibi bir durum söz
konusu. Bu nedenle de, herhangi bir darbe ya da yaşlanma sonucu
kaybedilen sinirler beyin kapasitesini doğal olarak olumsuz yönde etkiliyor.
Beyindeki Sinir Hücreleri Gerçekten de Kendilerini Yenileme Yetisinden
Yoksun mu?
Beyindeki sinir hücrelerinin kendilerini yenileyebilme yetisinden yoksun
olduklarını gösteren çalışmaların öncüsü 1960’larda yaptığı çalışmalarla
ismini duyuran bir sinir bilimci: Dr. Pasko Rakic. Nitekim felç ya da diğer beyin
zedelenmelerinde hastaların kaybettikleri konuşma ve yürüme gibi yetileri
daha sonradan tekrar edinememeleri de bu bulguları destekler nitelikte. Ancak
başlangıcı 1965 yılında sıçanlar üzerinde yapılan deneylere dayanan ve son
yıllarda hız kazanan bir takım çalışmalar, beyindeki bazı bölgelerde sinir
hücrelerinin yenilenebildiğini gösteriyor. Özellikle de belleksel işlevleri olan
hippokampüs bölgesi ile makaklar üzerinde çalışılan üst düzey bilişsel
işlemlerden sorumlu ve evrimsel gelişimde son sırada yer alan düşünme,
koklama ve duyma ile ilişkili korteks bölgelerinin kök hücreler sayesinde
sinirsel yönden yenilenebildikleri bulgular arasında. Ancak bilim insanları, bu
çalışma sonuçlarının Alzheimer ya da Parkinson gibi sinir hücreleri kaybı
içeren bir takım hastalıkların tedavisinde kullanılabilmesi için klinik ve
uygulamaya yönelik daha çok çalışma yapılması gerektiğini söylüyorlar.
Gelelim Sentrozomlarla Sinir Hücreleri Arasındaki İlişkiye...
Sinir hücresinin başka bir hücre üretme olasılığının kalmadığı gelişim
aşamasında sentrozoma rastlanmıyor. Her ne kadar bazı araştırmacılar,
yaralanmaların olduğu birtakım yetişkin beyni bölgelerinde sentrozoma
rastlamış olduklarını rapor etmişlerse de sonraki araştırmalar bu bulguları pek
de kanıtlar nitelikte değil. Sinir hücreleri, gelişim dönemleri içerisinde
özelleştikçe, çoğalma yetilerini de kaybediyorlar. Bölünme yetisinin yitiminin,
meydana gelebilecek bölünmelerin, mevcut sinaps ağlarının da bozulmasına
yol açabileceğinden evrilmiş olabileceği düşünülüyor.
Sinir Hücrelerinde Sentrozom Görevi Görebilecek Bir Yapı Oluşturulursa,
Kendilerini Yenileyebilme Özelliğini Edinebilirler mi?
Eğer ki sinir hücrelerine böyle bir müdahalede bulunacak olursak, tekrar
bölünebilme özelliği kazanacaklardır. Ancak uzmanlar, bu yöntemin tıp
uygulamalarında niçin kullanılamayacağına dair iki önemli noktaya işaret
ediyorlar:
1.) Eğer ki, sentrozom yapısını kaybetmiş bir hücrede bu yapıyı tekrar
oluşturursak, hücre kontrolsüzce çoğalmaya başlıyor. Tıpkı kanser hücreleri
gibi. Bu nedenle de bu uygulama, tümör oluşumlarına yol açıyor.
2.) Eğer ki, sentrozom yapısı yalnızca embriyonal dönemde korunan
hücrelerde (örneğin, sinir hücreleri) bu yapı müdahale ile sürekli hale
getirilirse, hücreler özelleşme durumu göstermiyorlar. Çünkü hücrelerdeki
özelleşme, sentrozom yapısının kaybından sonra gerçekleşiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder