25 Nisan 2011 Pazartesi

Ammar Bin Yasir

Eshab-ı kiramın büyüklerinden. Anne ve babası ilk İslam şehididir. Babası Yaser, aslen Yemenlidir.
Mekke’ye gelip yerleşti. Sümeyye (r. anha) ile evlendi. Bu evlilikten Ammar dünyaya geldi. Doğum
tarihi kesin bilinmemektedir. Fakat kendisi; “Ben yaşça Resulullah efendimizin akranı idim.” demiştir.
657 (H. 37)de Kufe’de vefat etti.
Ammar radıyallahü anh ilk Müslümanların otuzuncusudur. Mekke’de Müslüman olduğunu ilk
açıklayanlardandır. Babası Yaser, oğlu Abdullah ve Annesi Sümeyye, müşrikler tarafından görülmedik
şiddetli işkence ile şehid edildiler. Ammar radıyallahü anh kafirlerin dediğini kalbiyle tasdik etmeyip
diliyle söyledi. Kafirlerin elinden kurtulup, Resulullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geldi.
Kafirlerin eza ve cefasından ağladı. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, iki mübarek eliyle gözünün
yaşını sildi ve teselli buyurdu.
Bu hadise üzerine; “Kim Allah’a küfrederse, onlara şiddetli bir azab vardır. Ancak kalbine iman
yerleşmiş olduğu halde (küfür kelimesini söylemeye) zorlanıp, sadece diliyle söyleyenler
müstesna.” mealindeki Nahl suresinin 106. ayet-i kerimesi nazil oldu. Resulullah sallallahü aleyhi ve
sellem de hazret-i Ammar’a; “Müşrikler eziyet ederlerse yine böyle söyle.” buyurdular.
Ammar bin Yaser, Mekke devrinde gördüğü işkenceler karşısında Habeşistan’a hicret edenler
arasında yer aldı. Daha sonra Mekke’ye ve Medine’ye hicret etti. İslamiyet’te mescid yapılmasına ilk
teşebbüs eden o idi.
Ammar bin Yaser radıyallahü anh Bedr, Uhud, Hendek, Tebük gazası dahil, Resulullah efendimizin
katıldığı bütün gazalarda bulundu. Her gazada kahramanca savaştı. Resulullah’ın (sallallahü aleyhi ve
sellem) yanından hiç ayrılmadı. Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddik zamanında da aynı şecaat ve cesaretle
döğüştü. Yemame’de mürtedlere (dinden dönenlere) karşı savaştı.
Hazret-i Ömer devrinde Kufe valiliği yaptı. Bir sene dokuz ay mükemmel idare etti. Hazret-i Ali
devrinde, hazret-i Ali’nin ordusunda Sıffin Muharebesine katıldı. 657 (H. 37) senesinde 94 yaşında
şehid oldu. Cenaze namazını bizzat hazret-i Ali kıldırdı. Elbisesi ile yıkanmadan Kufe Kabristanlığına
defnedildi.
Ammar bin Yaser, hadis-i şerifleri en doğru bilenler arasında sayılmaktadır. Şöhretini, dünyaya düşkün
olmamasına ve haramlardan sakınmasına, insanlar üzerinde bıraktığı itimada, davasına sadakatle
bağlılığına borçludur.
Uzun boylu, buğday tenli, ak sakallı, nur yüzlü bir zattı. Altmış iki hadis-i şerif rivayet etmiştir. Rivayet
ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:
Dünyada iki yüzlü olanların, kıyamet günü ateşten iki dilleri olur.
Ebu Vail şöyle anlattı: “Ammar bin Yaser bize kısa bir hutbe okudu. Hutbeyi okuyup, indikten sonra
kendisine, hutbeyi gayet kısa okuduğunu söyledik. Bunun üzerine şöyle dedi: "Resulullah'ın (sallallahü
aleyhi ve sellem), şöyle buyurduğunu duydum: Bir kimsenin namazının uzun, hutbesinin kısa
olması, onun fıkıh bildiğine alamettir. Namazı uzun, hutbeyi kısa yapınız."
Hazret-i Ammar hadis-i şerifle medh olundu: Cennet üç kişiye müştaktır (şiddetli arzu duyar).
Bunlar; Ali, Ammar ve Selman’dır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder