28 Nisan 2011 Perşembe

Amortisör


Alm. Stossdämpfer (m), Fr. Amortisseur (m.), İng. Shock absorber. Makinalarda çalışma sırasında
meydana gelen sarsıntı ve titreşimlerin şiddetini ve etkisini azaltmak için kullanılan elemanlar.
Amortisörler hareket yönüne ters, hız ile orantılı bir direnç gösterirler. Böylece sarsıntı ve titreşim
doğuran enerjiyi ısıya çevirerek yutarlar. Her türlü darbeli çalışan makinalarda (tekstil makinaları,
presler, iş makinaları, kaldırma makinaları...) kullanılmalarına rağmen, en yaygın kullanma alanı
araçlardır.
Araç süspansiyon sistemleri ve yaylar: Yayların araç süspansiyon sistemlerinde kullanılmaları
geçen yüzyıla kadar dayanır. İlk kullanılan yaylar kalın çelik yaylardı. Bunların yoldan gelen darbeleri
bir ölçüde yutmaları, daha hızlı ve rahat yolculuk yapma imkanını ortaya çıkarmıştı. Daha sonraları
halk arasında makas olarak bilinen yaprak yayların büyükten küçüğe doğru yerleştirilmesi ile meydana
gelen yaylar, geniş kullanım alanı bulmuştur. Bu yayların ön ve arka dingil ile şasi arasında
kullanılmasıyla araç gövdesi dolaylı olarak dingillere oturtulmuş olur. Böylece yoldan gelen sarsıntılar
kadar, aracın kalkma ve fren sırasındaki sarsılmaları da yumuşatılmış oluyordu. İlk defa 1928’de
otomobil imalatındaki bir uygulamayla süspansiyon sistemi her bir tekerleğe bağımsız olarak
uygulanmış, yani dingil kullanılmasından vaz geçilerek her tekerlek ayrı olarak yataklanmıştır. Böylece
bir tekerlek tarafından alınan darbe diğerine iletilmediğinden seyahat rahatlığı artırılmıştır.
Bugün helezon yaylar, burulma çubukları, yaprak yaylar gibi kullanılan bir çok yay tipi vardır. Genellikle
ön tekerlekler için helezon yaylar kullanılırken, arka dingil yaprak yaylardan yapılan makaslar üzerine
oturtulur.
Yaylar enerji depolama kabiliyetleri yüksek olan elastik elemanlardır. Bu özellikleri, dolayısıyla yol
sathından alınan darbeleri, boyut değiştirerek ve enerji depolayarak şasiye iletmeden alırlar. Fakat
yalnız başlarına kullanıldıklarında ilk anda depoladıkları enerjiyi sonra geri verirler ve bir salınım
hareketine sebeb olurlar. Bu salınımın sadece bir kısmı yayın rijitliği, yani iç moleküller sürtünmesi
dolayısıyla ısıya çevrilerek yutulur ve salınımın durması zaman alır. Eğer bu salınımların devam
etmesine müsaade edilirse araçta da sallanmalar görülür.
Bilhassa İkinci Dünya Savaşı sırasında metalurji sahasındaki son ilerlemeler yayların enerji depolama
kabiliyetlerini, yani elastikiyetlerini arttırmış ve araç süspansiyon sistemlerinde yaylar yanında enerji
yutma kabiliyetleri yüksek amortisörlerin kullanılması bir ihtiyaç halini almıştır. Bugün amortisörler, araç
süspansiyon sistemlerinde geniş bir şekilde kullanılmaktadır.
Amortisörlerin rolü: Amortisörler, araç süspansiyon sistemlerinde yaylarla birlikte kullanılarak yoldan
tekerleklere gelen sarsıntı ve titreşimlerin araba şasisine iletilmeden emilmesini sağlarlar. Burada
amortisörlerin rolü yaylardan daha değişik bir karakter gösterir.
Bu sistemlerde yay tarafından depolanan enerji, salınımlar halinde şasiye iletilmeden amortisörler
tarafından emilir. İşte bu prensibe dayanarak yolun düzensizliklerinden dolayı meydana gelen darbe ve
salınımları, yaylar, araç gövdesine iletmiyerek depolarlar. Amortisörler ise hareket yönüne ters
doğrultuda gösterdikleri direnç ile gerek ilk anda tekerlekten gelen enerjiyi ve gerekse yayda
depolanan enerjiyi yutarak ısıya çevirirler. Böylece sarsıntıları yok ederler.
Amortisörler, sadece aracın konforu için gerekli elemanlar değillerdir. Aynı zamanda tekerleklerin yolu
iyi kavramaları gibi önemli bir fonksiyonu da yerine getirirler. İyi bir amortisör virajda savrulmayı önler.
Tekerleklerin yere iyi basmalarını ve zıplamamalarını sağlayarak hem çekişi artırır, hem de fren
yapıldığında duruş mesafesini kısaltır.
Amortisörlerin yapısı, tipleri: Genel olarak amortisörlerin çalışma prensibi sürtünme yoluyla herekete
karşı bir direnç göstererek, hareket enerjisinin ısıya dönüştürülüp, yutulması esasına dayanır.
Amortisörler “kuru” ve “akışkan esaslı” tipler olmak üzere iki ana bölüme ayrılırlar.
Kuru tipler, yaylar ve lastiklerde olduğu gibi cisimlerin iç moleküler sürtünmesine dayanarak veya
doğrudan birbirine sürtünen cisimlerde olduğu gibi dış sürtünme esasına dayanarak sarsıntı ve titreşim
doğuran hareket enerjisini ısıya çevirerek yutarlar.
Akışkan tipleri ise sıvı veya gaz esaslı olabilirler. Sıvı tiplerde daha çok yağ kullanılır. Yağların iç
moleküler sürtünmesi olan yüksek viskozite (kıvamlılık) özelliğine dayanılarak basınç altındaki yağın
dar kanallardan geçmeye zorlanmasıyla sıkışan moleküllerin arasındaki sürtünme yardımıyla ısıya
çevrilen enerji yutulur. Gaz esaslı tipler de aynı prensibe göre çalışırlar. Gaz olarak daha çok hava
kullanılır.
Amortisörlerin bu iki ana esasa bağlı, sanayi ve araçlarda kullanılan bir çok tipleri vardır. Araçlarda
geniş bir kullanılma alanı bulması dolayısıyla en çok tanınan teleskopik tipdir.
Teleskopik tip hidrolik amortisörler: Bu tip amortisörler tekerlek kısmına bağlı içi yağ dolu silindir ve
arabanın gövdesine bağlı çubuk piston grubu olmak üzere iki ana parçadan meydana gelirler. Silindir
kısmının dış zarfı iki kat olup ara kısım yedek yağ deposu vazifesini görür. Piston çubuğuna silindirin
üst tarafına geçen koruyucu toz tüpü ve silindir içinde işleyen piston bağlıdır.
Bu tip amortisörlerin çalışma şekli şöyledir: Eğer tekerlek bir darbe alırsa, amortisörün bu sıkışma
stroku esnasında silindirin alt kısmındaki süpap kapanır. Yağ basıncı piston üzerindeki süpabı açar ve
yağ pistonun üst kısmına geçer. Bu kısımda aynı zamanda piston çubuğu bulunduğundan fazla yağ bir
boru vasıtasıyla yedek depoya gönderilir. Bu borunun ucunda bir supap daha mevcuttur. Bu işlem
sırasında amortisör yukarı doğru olan yay hareketini yumuşatır, darbeyi söndürür, amortisörün aşağı
doğru tepkisi lastiği yola bastırır, zıplamasını önler.
Tekerleğin düşmesi sırasında amortisör şöyle çalışır: Amortisörün açılması esnasında yağ önce
silindirin alt başındaki süpaptan içeri girer. Piston üzerindeki süpap tek taraflı olduğundan kapanır ve
piston üstündeki yağ ince borudan geçerek yedek depoya ve oradan silindire girer ve geri gelme
mukavemetini te’min eder. Bu işlem sırasında amortisör tekerleğin düşmesi ile yayın birden
boşalmasını önler, darbeli açılımı frenler, tekerleğin yola yumuşak bir hareketle oturmasını sağlıyarak,
zıplamasına engel olur.
Görüldüğü gibi yağın ince boru ve süpaplardan geçmeye zorlanması amortisörün hareketini, ters
yönünden bir direnç göstererek sarsıntı doğuran enerjiyi ısıya çevirip yutmasına imkan sağlar. Dikkat
edilecek diğer bir husus da amortisör içinde ısınan yağın her zaman bir yönde hareket etmesi ve
böylece kendini ve cihazı soğutmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder