16 Nisan 2011 Cumartesi

Abdülhakim Hüseyni

Son devir din adamlarından. Peygamber efendimizin soyundan olup, seyyiddir. Siirt'in Baykan ilçesine
bağlı Kermat köyünde 1902 (H.1320) senesinde doğdu. Babasının hem imamlık yapması hem de
medresede talebe okutması için davet edildiği komşu Siyanis köyüne taşındılar. Babası vazifesinin
altıncı ayında vefat edince dedesi yanına aldı. Dedesi onu okutmak için alim ve tasavvuf ehli olan
Muhammed Ziyaüddin Nurşini Efendinin ders halkasına gönderdi. Bu sırada sekiz yaşında bulunan
Abdülhakim Hüseyni 14 yaşına kadar bu zattan ilim öğrendi. Hocası Nurşin'e taşınınca başka
medreselerde ilim tahsiline devam etti. Daha ilmini tamamlayıp icazet almadan medreseler ve tekkeler
kapatılınca Siyanis'e döndü. Komşu Taruni köyüne hem imamlık hem de talebe okutmak üzere davet
edildi. Burada pekçok talebe yetiştirdi. Bu sırada hocası Muhammed Ziyaüddin Nurşini vefat etti.
Abdülhakim Efendi hem ilmini tamamlamak, hem de tasavvufda ilerlemek için Muhammed Ziyaüddin
Nurşini'nin talebelerinden Suriye'nin Hazne köyünde bulunan Şeyh Ahmed Haznevi'ye intisab etti.
Onun sohbetlerinde bulundu. Daha sonra tekrar memleketine döndü. Fakat 14 sene müddetle gidip
gelerek ilmini ve tasavvufdaki derecesini artırdı. Hocasından 34 yaşındayken ilim öğretmek üzere, 36
yaşındayken irşad için icazet aldı. Memleketine dönerek köyünde ve çevresindeki diğer kasabalarda
İslam dininin emir ve yasaklarını anlatmaya başladı. Hep aynı yerde kalmayıp, ikametgahını devamlı
olarak değiştirdi. Taruni ve Bilvanis köylerinden sonra Bitlis'in Narlıdere nahiyesine, oradan da Siirt'in
Kozluk kazasına bağlı Gadiri köyüne yerleşti. Oradan da Şehiri'ye gelen Abdülhakim Hüseyni Efendi
son olarak Adıyaman ilinin Kahta kazasına bağlı Menzil köyüne geldi. Bir yıl kadar kaldığı Menzil'de
hastalandı. Tedavi için önce Diyarbakır'a, oradan da Ankara'ya gitti. Ankara'da yapılan ameliyattan
sonra 25 Mayıs 1972 (H.1392)de vefat etti. Cenazesi Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyüne
götürülerek defnedildi.
Ömrü boyunca ilim öğrenmek ve öğretmekle meşgul olan Abdülhakim Hüseyni Efendi insanların
imanlarını kurtarmaları için çalıştı. "Eskiden insanlar yıllarca gezer, kendilerine mürşid ararlardı.
Şimdiki mürşidler kapı kapı dolaşıp Müslümanları imanlarının kurtulması için çağırıyor." sözüyle bunu ifade etmiştir.
Abdülhakim Hüseyni Efendi kendisine sorulan bazı suallere şöyle cevap vermişti:
İhlas nedir? sualine; "İhlas, illet ve gaye olmaksızın yalnız Allah için günahı terk etmek ve emirleri
yerine getirmektir. Yani var gücünü Allah'ın emrine safr etmektir."
Teveccüh nedir? sualine; "Teveccüh, insanın kalben Allahü tealaya yönelmesidir."
Zahiri ve batıni darbelere nasıl dikkat ederiz? sualine; "Açık ve gizli edebleri, Allah'ın emirlerini yerine getirmek, abdestli olmak, hasbelbeşer (insanlık icabı) bir günah olursa, hemen tövbeyi geciktirmemek, Selef-i Salihin'in eserlerini okumak, öğrendiğimiz İslami bilgileri bilfiil tatbik etmekle gözetiriz. Batıni edepleri gözetmek ise bu zamanda çok zordur. Kalbi masivadan temizlemekle mümkün olur." Abdülhakim Hüseyni Efendi vefat ettikten sonra oğlu Muhammed Raşid Efendi yolunu devam ettirmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder