19 Nisan 2011 Salı

Ahmet Reşit Rey

Osmanlı devri şairlerinden, devlet adamı, yazar. 1870 senesi başında İstanbul’da doğdu. Babası
Çankırı mutasarrıfı Abdulah Şefik Efendidir. Anne tarafından Mollacıkzade ailesine mensuptur. İlk
tahsilini Çankırı’da yapan Ahmed Reşid, babasının vefatı üzerine İstanbul’a gelerek Soğukçeşme
Rüşdiyesinden mezun oldu. Mekteb-i Mülkiye-i Şahaneye devam etti. Bu arada edebiyata ilgi duyan
Ahmed Reşid, hocası Recaizade Mahmud Ekrem’in tesirinde şiirler yazdı. İlk şiirleri Gülşen
Dergisi'nde yayınlandı. 1888’de Mülkiyeyi bitiren Ahmed Reşid bir sene kadar burada öğretmenlik
yaptı.
Ahmed Reşid, 1890’da Mabeyn katipliği daha sonra sırasıyla Kudüs mutasarrıflığı, Manastır, Ankara,
Halep ve Aydın valiliklerinde bulundu. 1912’de Kamil Paşa kabinesinde Dahiliye Nazırı oldu. Babıali
Baskını ile kısa bir süre sonra kabine düşünce, ailesiyle önce Mısır’a, oradan Paris’e gitti. Mahmud
Şevket Paşanın öldürülmesi olayında suçlu bulunarak gıyabında idama mahkum edildi. Birinci Dünya
Harbi sırasında Cenevre’de bulunan Ahmed Reşid, 1919’da İstanbul’a döndü. Tevfik ve Damat Ferit
Paşaların kurduğu hükümetlerde Dahiliye Nazırlığı yaptı. Delege olarak Paris’e gitti. Sevr Antlaşmasını
imzalamayarak bakanlıktan istifa etti ve siyasi hayattan çekildi. Çeşitli dergi ve gazetelerde yazı yazan
Ahmed Reşid Rey, 14 Ağustos 1955’te İstanbul’da öldü.
Ahmed Reşid önceleri Recaizade Ekrem ve Abdülhak Hamid tarzında şiirler yazmıştır. Servet-i Fünun
ve Mekteb’te yazmaya başlayınca asıl kendi şahsiyetini bulmuştur. Parlak hayalleri olmakla birlikte,
şiirlerinde duygudan çok mantık hakimdir. Sanat ve anlayış bakımından realizme yaklaşmak istemişse
de romantizmden tam manasıyla ayrılamamıştır. Şiirlerini bir kitap halinde toplamamış olan Ahmed
Reşid’in diğer eserleri şunlardır: 1) Nazariyat-ı Edebiye (1912), 2) Racine Külliyatı (1934-1935),
Şiirlerinden sadeleştirilmiş bir örnek:
Valideme
Hani sen ... saçlarımı okşayarak,
Her gece yüreğinin sıcaklığında beni
Yatırırdın, ısıtırdın ... hani sen!
Şefkatli bakışına gülümseyen
Oğlunun uyuyan gözünü
Öpücüklerle kapatırdın, ancak
Hani sen ... sağlığını rahatını
Yavrunun masum neşesi için
Zevk alırdın feda etmekten
Görmesen oğlunu bir gün mesela
Değişir, heyacanlanırdın o gün
O gün örterdi üzüntü, saflığını.
.......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder